16 Kasım 2011 Çarşamba

Yeşiller Tarım Grubu Toplantısı


Yeşiller Partisi Tarım Çalışma Grubu Toplantısı


Gündem:

- Balıkçılık paneli

- Hayvancılık politikalarımız

- Üyelik ve çalışma grubu etkinliğinin arttırılması

- Tarım ÇG Yayını Mahsul' un dağıtım planlaması

- Olası aktivitelerin planlanması

* Katılım herkese açıktır.



Tarih: 21 Kasım 2011 Pazartesi

Saat: 18.00 – 20.00

Yer: Kadikoy Yesil Ev

Adres: Kusdili cad. 30 Agustos Sokagi No: 14B

Kadikoy – Istanbul

E-mail: yesillertarim@gmail.com

Web: http:// yesillerekotarim.blogspot.com,

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Toplantı duyurusu


Gündem:

- Ekolojik tohum dağıtımı
- Yeşiller tarım politikaları için 2011-2012 çalışma takvimi oluşturulması ve yöntemler.

Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi

Saat: 19.00 – 21.00

Yer:

Yeşil Ev,Adres: İstiklal caddesi Balo sokak 21/1
Beyoğlu - İstanbul

Katılım herkese açıktır.

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Tarım Bakanlığı'nı kınıyoruz

BASIN BİLDİRİSİ


Basına ve kamuoyuna,


29 Temmuz 2011 tarihli Resmî Gazete'de “İthalat Rejimi Kararına Ek Karar” başlığıyla, canlı hayvan ithalatındaki vergi indiriminin Bakanlar Kurulu'nca kabul edildiği duyurulmuştur. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın hayvan ithalatındaki gümrük vergisi oranını yüzde 15'e ve et ithalatındaki referans fiyatı da 5 dolardan 3,5 dolara indirmesiyle Türkiye, yabancı ülkelerdeki hayvan ihracatçıları için bir cennet haline gelmiş durumdadır. 2010 yılında yüzde 135 olarak uygulanan hayvan ithalatındaki vergi oranının, şu günlerde yüzde 15'e indirildiğinin açıklanması ile yurtdışından Türkiye'ye ihraç edilen hayvan sayısının oldukça artması beklenmektedir.


Türkiye'ye kara ve deniz yoluyla başta Avustralya ve Uruguay olmak üzere birçok ülkeden büyükbaş ve küçükbaş hayvan ihraç edilmesi, birçok hayvan hakları ihlalini de beraberinde getirmiştir.Temmuz ayında, ithal hayvanlarla dolu gemiler Mersin Limanı'nda tam bir hafta, Bandırma Limanı'nda ise 4 gün boyunca denizde bekletilmiştir. Bekletilen gemilerde, hayvanlar alt alta üst üste, aç - susuz, hiçbir yaşamsal ihtiyaçları giderilmeden ve hiçbir güvenlik tedbiri alınmaksızın bulundurulmakta, bu kötü koşullardan yüzlerce hayvan, nakliyat sırasında yaralanmakta ve hayatını kaybetmektedir. Hayvanların gemilerden indirilişi sırasında da birçok hayvan, kötü muamele nedeniyle sakatlanmakta, limanlarda yine günlerce bekletilerek kamyonlara tıka basa yüklenip çiftliklere nakledilmektedir.


Türkiye, en çok gözettiğini iddia ettiği ve insanlarla birlikte yaşayan evcil hayvanlar için çıkardığı yasaları bile hayvanlar lehine hazırlamamakta ve hâlihazırdaki yetersiz kanunları da hayvanları korumak için yeterince uygulamamaktadır. Ülkemizde, hayvanlara yönelik, tecavüzden işkenceye kadar akla hayale sığmayacak hak ihlalleri yaşanmakta ve bu hak ihlallerinin önlenmesini sağlayacak tarzda tedbirler alınmaz iken "kasaplık" diye tabir edilen ve binlerce kilometre uzak ülkelere son derece kötü koşullarda taşınan hayvanlar için uygulanan vergi oranının düşürülmesi, doğuracağı sonuçlar açısından derneğimizi son derece endişelendirmektedir.


"Kasaplık" hayvanlar da tüm canlılar gibi birçok hakka sahiptir. Türkiye, taraf olduğu uluslararası bildirgeleri ve sözleşmeleri görmezden gelerek, bu hayvanların haklarını gözetecek hiçbir yasal düzenlemeye gitmemektedir. Yurtdışından gelen hayvan hakları örgütleri, son aylarda Türkiye'de ve dünyada bu konuda yaşanan hak ihlallerini gizli çekimlerle belgelemiş, ancak vergi indirimi kararı alan bakanlık yetkilileri bu hak ihlallerini giderecek herhangi bir önlem almaya halen yanaşmamaktadır.


İnsan gıdası olarak tüketime sunulan hayvanlar, bugün doğa ve insanlar gibi endüstriyel kapitalizmin kurbanı haline gelmiştir. Endüstriyel kapitalizmle geleneksel yetiştiricilik, devletlerin politikalarıyla büyük ölçüde azaltılmış, bunun yerine fabrika mantığıyla işleyen entegre tesisler kurulmuştur. Hayvanların tabiatına aykırı, kâra ve sömürüye dayalı bir yetiştirme tarzı günümüzde uygulanmaktadır. Sömürüye dayalı bu sektör, hayvanlara canlı olarak yaklaşılmasını tamamen ortadan kaldırmış ve hayvanları bu kanlı ticaretin nesnesi haline dönüştürmüştür. Tamamen ticarî kaygılar düşünülerek sömürülen hayvanlar, hareket dahi edemeyecekleri yerlere kapatılmakta, işletmelerde rutin olarak şiddete maruz bırakılmakta, kısacası doğumlarından ölümlerine kadar birçok yaşamsal ihtiyaçtan uzak, yaşamlarının her anını acı ve korku ile geçirmektedir. Yaşarken bir canlı olarak değil, sadece "ticarî meta" olarak görülen hayvanlar öldürülürken de acı dolu bir süreçten geçmektedir.


Endüstriyel kapitalizmin her gün milyonlarca hayvanı öldürdüğü dünyada, artık devletler ülkelerindeki hayvan yetersizliğinden, hayvan ithalatına girişmiş, büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar, binlerce kilometre ötedeki mesafelerden akıl almaz koşullarda taşınarak Türkiye’ye ve birçok ülkeye ihraç edilmektedir. İnsan da dahil olmak üzere herkesin ve her şeyin "tüketilebilirlik" üzerinden tanımlandığı çağımızda yaratılan entegre hayvan üretim çiftliklerinde ve mezbahalarda hayvanlara uygulanan zulüm, bugün tam anlamıyla doruk noktasına ulaşmış durumdadır. Canlı hayvan taşımacılığı sektörü de bu zulmün sadece bir ayağıdır.


Birçok ülkede yasalarla güvence altına alınan hayvan refahı, hayvanlar için değil, ticarî kaygılar ve insan menfaatleri gözetilerek uygulanıyor olsa da yaşamları insan eliyle sınırlanan ve sonlandırılan hayvanlar için büyük önem taşımaktadır. Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi'ne imza atan Türkiye ve diğer tüm devletler, bu zulmün yaşandığı yerleri denetlemek ve hak ihlallerini önlemek zorundadır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, indirmiş olduğu vergi oranı ve referans fiyatla, bu zulme ortak olmaktadır, hatta bu zulmün daha yoğun bir şekilde uygulanmasına yol açan bir aktör haline gelmiştir.


Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Pakdil, Avustralya Büyükelçisi'nin, "canlı hayvan ticaretinin Avustralya için önemli bir politik sorun haline geldiğini" belirttiği bakanlık ziyareti sırasında, her ne kadar Türkiye'deki hayvan refahı koşullarının Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) standartlarının üzerinde olduğunu iddia etse de gerek tesis ve mezbaha ziyaretlerimiz, gerekse basından öğrendiğimiz haberler bunun tam tersini söylemektedir.


T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nı hayvan hakları ihlallerini arttıracak olan vergi indirimi kararından ötürü kınıyoruz. Bakanlığı ivedi olarak canlı hayvan ithalatına son vererek bu zulme ortak olmaktan vazgeçmeye ve yalnızca ithal edilen hayvanların değil, bu ülkede içler acısı koşullarda yaşamaya mahkûm edilen ve hunharca öldürülen tüm "kasaplık" hayvanların haklarını gözetmeye, yani sorumluluğunu yerine getirmeye ve başta Avustralya hükûmetini ve diğer hayvan ihraç eden devletleri de bir an önce canlı hayvan ihracatını yasaklamaya çağırıyoruz.


İster bu coğrafyada olsun isterse farklı coğrafyalarda olsun, doğanın, hayvanların ve insanların her türlü şekilde sömürülmesine karşıyız. Türkiye'de ve tüm dünyada yaşanan hak ihlallerinin, insan - hayvan ayrımı yapmaksızın takipçisi olduğumuzu ve canlı hayvan ithalatı sürecini yakından izlediğimizi ilgili makamlara ve kamuoyuna duyururuz.
Yeryüzüne Özgürlük Derneği


Destekleyen Kurumlar:


- Akkuyu Nükleer Karşıtı Kolektifi
- Animal Active, Avustralya
- Animal Liberation Victoria, ALV - Avustralya
- Barınak Gönüllüleri ve Hayvanlara Yaşam Hakkı Derneği - BGD
- Buca Engelliler Derneği
- Compassion in Australia, Avustralya
- Compassion in World Farming, CIWF - İngiltere
- Demokrat Eğitimciler Sendikası - DES
- Hayvanların Yaşam Haklarını Koruma Derneği - HYHKD
- İnsan Hakları Derneği Elazığ Şubesi
- İnsan Hakları Derneği Urfa Şubesi
- İşkence ve Şiddet Mağdurları için Sosyal Hizmet Rehabilitasyon ve Adaptasyon Merkezi Derneği - SOHRAM-DER
- İzler Derneği
- Kadın Dayanışma Vakfı
- Karadeniz Yazarlar Birliği
- Lambdaistanbul Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti, Transseksüel Dayanışma Derneği
- Live Export Shame, LES - Avustralya
- Mersin Arkeo-Sev Proje Girişimi
- Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği
- Tüketici Hakları Derneği Muğla Şubesi
- Tüketiciyi Koruma Derneği - TÜKODER
- Türkiye Hayvanları Koruma Derneği - THKD Genel Merkezi ve Şubeleri
- Yaşam Hakkı İnisiyatifi
- Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği
- Yeşiller Partisi Tarım Çalışma Grubu
- Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Kulübü

1 Haziran 2011 Çarşamba

Yesiller Partisi Tarım Çalışma Grubu Toplantısı

Tarih: 10 Haziran 2011 Cuma

Saat: 19.00 – 21.00

Yer: Kadikoy Yesil Ev

Adres: Kusdili cad. 30 Agustos Sokagi No: 14B Kadikoy – Istanbul

E-mail: yesillertarim@gmail.com

Web: http:// yesillerekotarim.blogspot.com, www.yesiller.org


Gündem:

- Ekolojik tohum dağıtımı

- Yesiller kampina hazırlık

- Misir cipslerinde GDO (Genetigi Degistirilmis Organizmalar)

- Tarim politikaları

- Koylu vergilendirmesi

- İklim Degisikligi Eylem Planı

* Katılım herkese açıktır.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Hayatımıza Müdahale:Biyogüvenik Yasa Tasarısı

İnsan sağlığını, ekolojik den-geyi ve tarımı tehdit eden Genetiği Değiştirilmiş Orga-nizmaların (GDO) Türkiye’de üretimine ve tüketimine izin verilmesi gündemde. 1998 yılından bu yana, her yıl, milyonlarca ton genetiği değiştirilmiş mısır, soya ve pamuk hiçbir engelle karşı-laşmaksızın ülkemize giriyor. Bunların işlenmesiyle oluştu-rulan 700’den fazla gıda maddesi, tüketici sofrasına ulaşıyor. Yıllardır tartışılan Biyogüvenlik Yasası, GDO’lara izin verecek şekilde düzenleniyor.. Toplumdan sır gibi saklanan Yasa Tasarısı taslağı Başbakanlığa sunuldu. Hükümet Sözcüsü, Cemil Çiçek, 1 Haziran 2009 tarihinde yap-tığı açıklamada şunları söyledi: “Kanunun yürürlüğe girmesiyle genetiği değiştirilmiş bitkilerin üretimine izin verilmesinin önü açılacak. Kanunla konulan değişik seviyelerdeki bilimsel eleklerden geçen ve sosyoekonomik değerlendir-mede yeterli bulunan genetiği değiştirilmiş bitkiler ancak üretim hakkını elde edebilecektir. Genetiği değiştirilmiş bitkilerin izinsiz kullanımı, biyolojik çeşitlilik merkezleri ve organik tarım yapılan alanlara yakın üretimlerle bebek mamaları ve küçük çocuk besinlerinde özel amaçla geliştirilenler hariç kul-lanımı yasaklanmıştır.”Çevreciler, bilim insanları, çiftçiler, tüketiciler yaptıkları açıklamalarla GDO’lara izin verecek bir düzenlemenin kabul edilemez olduğunu güçlü bir şekilde vurguladılar.
Biz Yeşiller Partisi olarak sadece GDO değil, laboratuvara girmiş ve genetik mühendisliği müdahalesine uğramış; bu bağlamda ışınlanmış, genetiği değiştirilmiş veya hibritleştirilmiş tüm tohumlara ve bu tohumlardan üretilen mahsullere ve bu mahsullerden türetilen gıda ve gıda katkı maddelerine karşıyız. Bizler klasik yöntemlerle ıslah edil-miş veya edilmemiş tohumlar kullanarak üretim yapan tarımsal üreticinin desteklenmesini savunuyor ve tohumumuzun laboratuvara girmesine karşı çıkıyoruz. Yeşiller Tarım Çalışma Grubu olarak bu alanda çalışan sivil toplum örgütleri ve yurttaşların katılımıyla gelişmeleri yakından takip edip, Biyogüvenlik Yasası'nın top-lum ve çevre sağlığının gözetecek şekilde çıkartılmasını savunmaya devam edeceğiz.
Bu yazı Yeşiller Tarım Çalışma Grubunun bülteni Mahsul'un Ağustos 2009 sayısında yayınlanmıştır.

Kesilen İnek ve Yavrusundan Af Diliyoruz

Yeşiller Partisi Tarım Çalışma Grubu tarafından Bursam Et Entegre Tesisleri’ nde Yapılan Vahşete ilişkin yapılan açıklamada, “kendinden farklı canlıların değerini bu derece yok sayan insanlığın artık geri dönülemez derecede canileştiği” belirtildi. Açıklamada, konu ile ilgili yapılan girişimler sonucu bu cinayetin sorumlularının sadece cüzi miktar para cezası alacak olmalarının, yasaların hayvan haklarını hiçe sayan ve cinayete izin veren doğa düşmanı yapısından kaynaklandığına dikkat çekilerek inek ve yavrusundan af dilendi. Yeşiller Partisi Tarım Çalışma Grubu’ nun açıklamasında şu görüşlere yer verildi: Yeşiller olarak biz, insan türünün gezegeni başka canlılar ile paylaştığından hareketle insanın bu dünyanın efendisi değil, diğerleri arasında bir tür olduğunu kabul ediyoruz. İnsanlara tanınan tüm haklardan (ahlaki ve hukuki olarak) hayvanların da yararlanmasını olağan görüyor ve bunun bir hak olmaktan öte bir gereklilik olduğunu düşünüyoruz. İnsanların kendi yasam alanlarını gezegeni paylaştığı komsuları aleyhine genişletmesini, onların hayat alanlarını işgal etmesini ve dünyayı birlikte paylaştığı ortaklarına karşı zulmetmesine kati bir biçimde karsı çıkıyoruz. İnsan ile hayvan arasındaki eşitsiz ilişkinin evcilleştirme ile başladığını düşünüyor ve ekolojik bir toplumun kurulmasını hedeflediğimiz gelecekte hayvanların insanlara bağımlı bir biçimde yasamalarına son verecek bir ahlak anlayışını oluşup gelişmesi için çaba gösteriyoruz. İnsan türü uygarlığın başından beridir her tür hayvanı insandan daha aşağı görerek kabul edilmez bir zalimliği uygulamakta ve kanıksamaktadır. Zalimce barındırma koşulları, hayvanların doğal ortamlarından koparılıp hapsedilmeleri, avlanmaları, sömürülmeleri, öldürülmeleri, işkence edilmeleri yolu ile iflah olmaz bir vahamet artarak devam etmektedir. Bu bağlamda son günlerde internete ortamında videosunu izleyerek tanık olduğumuz, gebeliğinin sonlarına gelmiş bir ineğin işkence ile asılıp öldürülmesi ardından karnının yarılıp canlı yavrusunun katledilmesi ve çöpe atılmasını gösteren bir videoyu dehşet içinde izledik. Yeşiller olarak tüm insanlık adına bu anadan ve dünyaya hoş geldin diyemediğimiz yavrusundan geç ve artık nafile de olsa affımızı diliyor ve bu konuda gerekli önlemlerin, denetimlerin yapılması adına Yeşiller Partisi olarak konunun takipçisi olacağımızı belirtiyor; bütün hayvan hakları dernek ve kuruluşlarının bu sürece dâhil olmalarını istiyor, bu vahşeti şiddetle kınıyoruz